Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | fırsat kaçırmak | miss the opportunity v. | ||
I regret that in Nice we missed the opportunity to implement this treaty change. Nice'de bu antlaşma değişikliğini hayata geçirme fırsatını kaçırdığımız için üzgünüm. More Sentences |
||||
General | fırsat kaçırmak | pass up v. | ||
We must not pass up that opportunity. Bu fırsatı kaçırmamalıyız. More Sentences |
||||
General | fırsat kaçırmak | miss out on v. | ||
If we simply close our eyes and continue, we shall be shipwrecked and miss out on a great historic opportunity. Eğer sadece gözlerimizi kapatıp devam edersek gemimiz batacak ve büyük bir tarihi fırsatı kaçıracağız. More Sentences |
||||
General | fırsat kaçırmak | miss a chance v. | ||
In other words, there are a few people who never miss a chance to turn everything against Strasbourg. Başka bir deyişle her şeyi Strazburg'un aleyhine çevirme fırsatını kaçırmayan birkaç kişi var. More Sentences |
||||
General | fırsat kaçırmak | muff a chance v. | ||
General | fırsat kaçırmak | miss an opportunity v. | ||
General | fırsat kaçırmak | muff an opportunity v. | ||
Slang | ||||
Slang | fırsat kaçırmak | miss the bus v. | ||
Slang | fırsat kaçırmak | miss the boat v. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kaçırmak (fırsat/tren vb) | miss v. | ||
He was out of town, so he missed my birthday party. Şehir dışındaydı, bu yüzden doğum günü partimi kaçırdı. More Sentences |
||||
General | elinden kaçırmak (fırsat vb) | let slip v. | ||
General | fırsat vb kaçırmak | blow v. | ||
General | (fırsat/şans) kaçırmak | balk v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | (fırsat/şans) elden kaçırmak | give away v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | büyük bir fırsat kaçırmak | miss a golden opportunity v. |